175 views 12 mins 0 Yorumlar

DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU ‘YENİ BİR ORTADOĞU İSTİYORUZ’

Tarihinde Yayınlandı Bilgi
Mayıs 13, 2019

İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen İstanbul Küresel Forumunun “Dünya Siyasetinde Türkiye ve Adalet Meselesi” başlıklı oturumunda konuşan Davutoğlu, mükemmel normları hayata geçirecek etkin bir sistem yoksa bunların bir işe yaramayacağını söyledi.

Küresel düzende adaletin siyasi açıdan kilit kavramının katılım olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Karar alma süreçlerine adil katılım sağlanmalıdır. Eğer BM uluslararası toplumu temsil ediyorsa, BM siteminde farklı ulusların seslerini duyurabileceği ve bunların kararlara yansıyacağı bir karar alma süreci olmalıdır” diye konuştu.

BM’nin karar alma süreçlerinin, dünyadaki yeni güç yapısını yansıtacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, “Yeni bir BM sistemine, yeni bir karar alma sürecine ihtiyacımız var. Türkiye olarak, bu meseleyi uluslararası platformlarda gündeme getirdik, getirmeye devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

“En zenginler ile en fakirler bir masada”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünyadaki son ekonomik krizin, en etkin ekonomik sistemin bile dev bir krizle karşı karşıya kalabileceğini gösterdiğini belirterek, dünyada üretim ile dağılım arasında bir denge sağlanması gerektiğini, Türkiye’nin bu yöndeki tüm çabaları desteklediğini kaydetti.

Türkiye’nin geçen yıl “En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi”ne ev sahipliği yaptığını hatırlatan Davutoğlu, “İki yıl önce En Az Gelişmiş Ülkeler yönetimi bir sonraki zirvenin nerede olacağını ve 10 yıl boyunca grubun koordinatör ülkesinin hangisi olacağına karar verirken, Türkiye’nin yanı sıra iki aday daha vardı. Türkiye bütün oyları aldı. Bu, Türkiye’ye olan güveni gösteriyor. Türkiye’nin en az gelişmiş ülkelerin sesi olacağına güven duyuluyor. Biz bundan gurur duyuyoruz” diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye’nin 2015′te G-20 ülkeleri ile En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu’nu aynı masa etrafında toplamayı hedeflediğini belirterek, “En zengin 20 ülke, en az gelişmiş 48 ülkenin yaşadığı zorlukları görebilsin istiyoruz. En zenginler ile en fakirler böyle bir masa etrafında bir araya gelmedikçe, uluslararası ekonomik sistemde adalet zor” dedi.

“Avrupa merkezli kültür artık geçerli değil”

Dünyada yeni bir küresel kültürel düzene de ihtiyaç olduğunu belirten Davutoğlu, “Artık 19. yüzyılın Avrupa merkezli kültürü geçerli değil. Farklı kültürlere yeni bir yaklaşıma, coğrafi merkezci olmayan ve önyargısız yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var” ifadesini kullandı.

Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin İspanya’yla başlattığı Medeniyetler İttifakı girişiminin amacının da farklı kültürleri bir masa etrafında bir araya getirmek, küresel kültürel düzene yeni bir yaklaşım getirmek olduğunu kaydetti.

Dünyada bazı çevrelerin bir nefret kültürü yaratmaya çalıştığını belirten Davutoğlu, Hz. Muhammed’e hakaret içeren filmi hatırlattı.

İslamofobi ve yabancı düşmanlığı yayan çevreleri eleştiren Davutoğlu, “Küresel kültürel düzen için bugün bence temel ortak kavram içericilik kavramıdır. Küresel dünyada içerici olmalıyız, dışlayıcı değil” dedi.

“Yeni bir Orta Doğu istiyoruz”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Bölgesel planda düzenler olmazsa, küresel düzende de adalet ve barış olmayacağını biliyoruz” diyerek, Türkiye’nin bölgesel düzeyde kurulan platformları desteklediğini kaydetti.

Türkiye’nin mevcut sınırlara saygı duyan ama yeni bir Orta Doğu istediğini belirten Davutoğlu, “Berlin duvarı gibi değil, komşulara açık kapılar olan sınırlar istiyoruz. İnsanların, malların, sermayenin ve fikirlerin serbestçe dolaşacağı bir Orta Doğu istiyoruz” diye konuştu.

Davutoğlu, “İsrail’in Filistinliler’e baskı kurduğu, topraklarını işgal altında tuttuğu, Filistinliler’in bir kasabadan diğerine kontrol noktasından geçmeden gidemediği bir Orta Doğu’da adaletten söz edilebilir mi? Orta Doğu’da adaleti temin edemiyorsanız, küresel sahnede adaleti nasıl temin edeceksiniz?” diye sordu.

Balkanlar’ın, Kafkaslar’ın, Orta Doğu’nun çok etnikli, çok kültürlü, çok dinli yapısının korunmasının önemine işaret eden Davutoğlu, Orta Doğu’nun dini liderlerinin geçen ay İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda Arap Baharı’nda Müslüman-Hıristiyan ilişkilerini tartıştığını hatırlattı ve Türkiye’nin bu tür toplantılara destek vermeyi sürdüreceğini kaydetti.

Türkiye’nin Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlar’daki bütün bölgesel platformları desteklediğini belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu kötü hatıralarla dolu bölgelerin, tarihteki güçlü çok kültürlülük mirasını geri getirmesinin zamanıdır. Hiçbir Balkan, Kafkasya, Orta Doğu şehri mütecanis değildir. Avrupa’da bir şehre gittiğinizde tek kültürle karşılaşırsınız ama Şam’da, Kahire’de, Marakeş’te, Saraybosna’da, Tiflis’te veya İstanbul’da tek kültür, tek etnisite, tek din olmamıştır. Bu bizim yaklaşımımızdır.”

“Türkiye tarihin doğru tarafında”

Davutoğlu, ülkelerin içindeki siyasi adalet için demokrasinin zorunlu olduğunu dile getirerek, “Özgürlük ve güvenlik dengeli olmalı. Ancak bütün oyların birbirine eşit olduğu demokraside, özgür ve adil seçimler, adaleti temin eder” dedi.

Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde halkların ayaklanma nedenlerinden birinin de ekonomi olduğunu belirten Davutoğlu, “Arap Baharı sadece siyasi hak arayan bir hareket değil, ekonomik adaletsizliğe ve yolsuzluğa karşı bir ayaklanmaydı da” diye konuştu.

Orta Doğu’nun herkes için büyük bir sınav olduğunu kaydeden Davutoğlu, Türkiye’nin Arap Baharı sürecinde “tarihin doğru tarafında” yer aldığını vurguladı. Davutoğlu şunları söyledi: “Tunus devriminin ilk gününden itibaren açık, net bir konum aldık. Tarihin doğru tarafındayız. Demokrasinin, şeffaflığın yanındayız. Yolsuzluğa karşı, bütün etnik ve mezhep gruplarına eşit vatandaşlığın yanındayız. Tunus’ta Yasemin Devrimi’nde, Tahrir’de, Bingazi’de, Yemen’de ve bugün de Suriye’de aynı konumdayız. Bizim için Suriye’de bir Hıristiyan ile Müslüman, bir Sünni ile Alevi arasında, Arap, Türkmen veya Kürt arasında fark yok. Hepsi eşit, hepsi kardeşlerimiz. Biz Beşar Esed’e ideolojisi veya mezhebi yüzünden değil, izlediği zulüm politikasından dolayı karşıyız.”

Onur kavramının insanlığın özü olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Biz onurları için mücadele eden insanların yanındayız. Saraybosna’da ve Srebrenitsa’da onuru için savaşan insanların yanında olduk. Bugün de Hama’da, Halep’te onurları için bütün gayretlerini ortaya koyanların yanındayız” diye konuştu.

“Sıfır Sorun”

“Sıfır sorun” kavramıyla amacının “Türkiye’nin düşmanlarla çevrili olduğu” anlayışını sarsmak, değiştirmek olduğunu belirten Davutoğlu, “Etrafımızdaki bütün ülkeler dostlarımızdı. Arap Baharı fırsatlar, imkanlar ve riskler getirdi. Kuzey Afrika’da pek çok insan şu anda Türkiye’yle ilişkilerini dinamik bir şekilde olumlu yönde tartışıyor. Büyük fırsatlar var” dedi.

Suriye’nin de herkes için bir sınav olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarihin doğru yanında mıyız, değil miyiz? Vicdanın yanında mıyız, değil miyiz? Yeni yükselen jeopolitiği mi destekliyoruz? Bizi bölen çizgi budur. Bizi bölen çizgi mezhep değil, zihniyet çizgisidir. Bu çizgiyi anlayan Sünniler, Hıristiyanlar, Şiiler, Dürziler tarihin doğru tarafında, anlamayanlar yanlış tarafındadır. Bunları anlamayan bir Sünni diktatör, bir Şii diktatör tarihin yanlış tarafındadır.”

Türkiye’nin bölgesinde izlediği politikayla “yumuşak güç” kullandığını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Sert güce ihtiyaç duyacağımız anlar da olur. Biri bize saldırırsa, Akçakale’de olduğu gibi sivil vatandaşlarımızı öldürürse, karşılığını veririz. Mümkün olan her şeyi yaparız, BM Güvenlik Konseyi’nin adaletine rağmen, Suriye’deki zulmü görmeyen kör insanlara rağmen, Suriye halkının yanında olacağız, oradaki zulmün kurbanı kardeşlerimizi desteklemek için mümkün olan her şeyi yapacağız. Açık politikamız bu.”