131 views 9 mins 0 Yorumlar

MISIR VE DEMOKRASİ

Tarihinde Yayınlandı Bilgi, Duyurular, Makaleler
Mayıs 13, 2019
Mısır ve Demokrasi

1930 yılının son dönemlerinde Mısır da ülke içerisinde bulunan İslam i şuur noktasında zirveyi hedef edinmiş kutlu bir topluluğun Allah ın emir ve yasakları çerçevesinde oluşturdukları dünya görüşleri etrafında hakkın ve adaletin merkez alındığı bir teşkilat yapısı oluşturmasıyla İhvan Hareketi başlamıştı. O dönemin dünyasına ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan bakıldığında bu yapılanmanın oluşturulmasının ne kadar meşakkatli ve güç olduğunun anlaşılması hiçte zor değildir. Aynı zamanda bu hareket dünyanın farklı coğrafyalarındaki Müslümanlara da birlikte hareket etme noktasında örnek olmuştur. Bununla birlikte Firavun un haksızlıklarına ve insanlara uyguladığı yalan düzenine karşı Hz. Musa (as) nın hak ve haklının yanındaki duruşu tüm insanlığa ibret vermiştir. Bu ibretin yaşandığı ve insanlık tarihinin dönüm noktalarından sadece birisi olan bu hadisenin yeşerdiği topraklarda İhvan Hareketinin doğması ve yaşaması da dünya Müslümanları açısından oldukça önemli bir olgudur.

Arap Baharının Tunus ta ateş almasının ardından bu ateş baskı ve zulüm altında inleyen tüm İslam ülkelerini çok hızlı bir şekilde sarmış dolayısıyla da diğer Arap ülkelerinde de etkisini hemen göstermeye başlamıştır. Bu ülkelerin başında da Mısır gelmektedir. Çünkü Mısır halkı oldukça eski tarihine karşı hiçbir zaman seçimle işbaşına gelmiş yöneticiler tarafından yönetilmemiş dikta rejimler ışığında yönetime getirilmişler tarafından yönetilmiştir. İşbaşına gelen yöneticilerde ülkenin zengin doğal ve sonradan kazanılan kaynaklarını kendileri ile kendilerine yakın kişiler tarafından sömürülmesine göz yummuşlardır. Bunun yanında halk ezilmiş, horlanmış ve fakir bırakılmıştır. Öyle ki Mısır da parasızlıktan dolayı böbreğini 1000 $ satan insanlar olduğu örneğini orada yaşayan bir arkadaşımdan duyduğumda hayretler içerisine düşmüştüm. Düşünün ve empati yapınız lütfen bir organınızı fakirlikten evinize ekmek götüremediğinizden ötürü satılığa çıkarıyor ve satıyorsunuz böyle bir durumda sizin kadar sizi bu duruma getiren yöneticilerin sorumluluğu hangi düzeydedir? Bu halde olan Mısır halkının dikta yönetime karşı başlattığı hareket ki ismi 25 Ocak Devrimidir bu tarihte sonuca ulaştı ve dikta yönetimini devirdi. Ardından yapılan seçimle Müslüman Kardeşler (İhvan Hareketi) oyların 52% sini alarak Mısır halkı tarafından ülkenin yönetimine seçildi. Seçimler demokrasinin vazgeçilemez unsurlarından sadece ve en önemli olan bir tanesidir. Çünkü seçimlerde vatandaş kendi özgür ve hür iradesiyle ülkeyi yönetecek kişileri belirler. Muhammed Mursi seçim sonucunda Mısır halkının kahir ekseriyetinin oylarını alarak Mısır ın ilk demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak görevine başlamıştır. Fakat Mursi görevine başlar başlamaz Hak kın ve adaletin Mısır da tesis edeceğini gören ve kendi planlarının suya düşeceğinden endişe eden birtakım güçler hemen seçilmiş cumhurbaşkanını karalama kampanyasını başlatmışlardır. Mursi nin halkın isteklerine karşılık veremediğini ve halkın temel ihtiyaçlarıyla ilgili piyasayı daraltıcı manipülasyonlar la yönetimin başarılı olmadığı yalanını yaymışlar ve halkı yönetime karşı kışkırtmışlardır. Özellikle Batılı ülkelerin ve İsrail in de destekleriyle maddi anlamda elleri güçlü olduğu için de her türlü hareketi yapabilme gücüne erişerek Mısır halkını dolduruşa getirmişlerdir. Fakat unuttukları önemli bir nokta vardır ki o da hiçbir zaman halkına karşı baskı ve zulüm uygulayan yöneticiler kalıcı olmamıştır ve olmayacaktır da. Sonuçta da 30 Haziran da Mısır ordusu kendi halkına ve kendi halkının 52% sinin oyuyla işbaşına getirdiği cumhurbaşkanına karşı darbe yaparak yönetime el koymuş ve gayri meşru bir yönetim ordu tarafından işbaşına getirilmiştir. İşte bu noktada Mısır da demokrasinin d sinden bile söz edilemez artık kim ve her ne şekilde olursa olsun demokratik şartlarla işbaşına getirilen bir yönetim ancak ve ancak sadece demokratik yollarla işbaşından alınabilir bu da sadece ve sadece halk tarafından yapılabilecek bir şeydir.

30 Haziran dan sonra Mısır karışmış daha doğrusu karıştırılmıştır. Adeviyye Meydanını dolduran milyonlar yapılan darbenin karşısında durmaya devam etmektedirler. Orada sadece fiziken görünen milyonlar yok dünyanın dört bir yanında bulunan yüz milyonlarca Müslüman yüreğiyle, duasıyla ve gönlüyle oradalar ve orada olmaya da devam edecekler ta ki Mısır halkının seçtiği yöneticiler tekrar işbaşına gelene kadar. Çünkü toplanılan Adeviyye Meydanının ismi bakınız nereden geliyor. Rabiatül Adeviyye den geliyor öncelikle yani hanım bir evliya dan geliyor. Cüneydi Bağdadi Hazretleri hacca gitmeye niyet eder ve hacca gitmek için yola çıkar öyle ki bu yolculuğu sırasında attığı her iki adımda secde yapacağına da niyet eder ve yola koyulur. Yıllarca yürüyerek ve attığı her iki adımda secdeye kapanarak Kabe ye varır fakat Kabe zahirde görünmekle birlikte manen yerinde yoktur. Bu durumu gören Cüneydi Bağdadi Rab bine dua da bulunarak: Ya Rabbi her gelişimde Kabe yi yerinde bulur onun aşkıyla secde ve ibadet ederdim. Şimdi görüyorum ki Kabe yerinde yok ve o aşk ta bende olmuyor. Ya Rabbi Beyt ini nereye götürdün deyince Cenab-ı Allah: Ey Cüneyd kulum senin Beytime hasret duyduğun gibi geldiğin yerde de Beytime hasret duyan hasta yatalak bir kulum var. Onunda Beytime hasreti var onun yanına götürdüm. O kulun kimdir Ya Rabbi diye sorunca Cüneydi Bağdadi. O kulum Rabiatül Adeviyye dir cevabı alınır. İşte böyle bir Allah dostunun ismi verilen meydan da sadece ve sadece haklarını arayan bir topluluğun zaferi yakındır Allah ın izni inayet ve keremiyle…

Yrd.Doç.Dr. Mustafa YURTTADUR